26 Ekim 2013 Cumartesi

03.12.12

           Titrek bir ses, yanan mumun saçtığı loş ışık kokusu gibi belli belirsiz. Bu gece bu yirmi metrekareyi benimle beraber dolduranlar bunlar. "Elveda" diyor şarkıda. En hüzünlü sözlerden biri bana göre. Bir diğeri de "Hoşça kal". Zordur veda etmek, ayrılmak, tutunduğunu bırakmak, burnunun ucundaki o mis kokuyu uzaklaştırmak. Zordur... Ve neresidir ki elveda sözü duyulsun birileri yalnız kalmak üzeredir. Zordur yalnızlık ve "Elveda"sı, "Hoşça kal"ı boldur yalnızlığın. Ancak yapılan elveda konuşmaları bir türlü kanıksanamaz. O ana hazırlayamazsın kendini. Geldiğini gördüğün halde kaçamazsın, tökezlersin, ayakların kök salmıştır çoktan. Tüm şiddetiyle çarpar, her defasında, ilk sefermişçesine. Belki de bu yüzden korkaksın artık. Arkadaşlarını elveda edemeyeceklerden seçersin, kuşatırsın kendini onlarla. Günün birinde kalbin eğer hala taşlaşmamışsa yine aynı hatayı yaparsın. "Bu defa hazırlıklı ol" demeye hazırlanırken sen, yeni "Elveda"n gayri meşru bir çift dudaktan yola çıkmıştır bile. Emin ol anlamayacaksın ne kadar zaman geçtiğini ve duyduğun an o meş'um kelimeyi, her milimetresini ezbere bildiğin dudaklardan çıktığını sanıp ona çevireceksin gözlerini. Geldiğini görmediysen eğer şaşkınsın, şayet gördüysen korkacaksın. Çünkü en acemimiz bile sevgilinin sıktığı kurşundan kaçışın olmadığını bilir. Bırakırsın kendini yüreğine saplanan metalin soğukluğuna. Şanslıysan o soğukluğun bedenini işgal etmesine engel olabilirsin, şayet ki değilsen sadece taşlaşırsın!